Sosyal Medya

Makale

Kuran’a göre Doğum Günü Kutlaması

Kuran’a göre DoÄŸum Günü Kutlaması

Sabah telefonuna ardı ardına birçok mesaj gelmiÅŸti.

Kendilerine müÅŸteri olduÄŸu ÅŸirketler, finans kuruluÅŸu, belediye, meslek odası, mail saÄŸlayıcılar,

Tebrik mesajlarıyla doÄŸduÄŸu gün üzerinden ona, saÄŸlıklı ve mutlu bir yaÅŸam diliyorlardı.

Hatta bir kuruluÅŸ burcu üzerinden ileride(!) onu nelerin beklediÄŸini bildiriyordu(!)

Kendinin bile unuttuÄŸu seneyi devriyesi sadece menfaatler üzerinden kutlanmasına içlendi…

Akşama kadar beklemesine rağmen akrabalarından, dostum dediklerinden bir tanesi bile,

“Ä°nÅŸaallah bundan sonraki ömrün öncesinden daha hayırlı olur” duasını dillendirmedi.

Facebook hesabı olmadığından ‘like’ üzerinden beÄŸenilme imkânına da sahip deÄŸildi.

Üzeri mumlarla dolu pastalarla kutlanan, hediyelerle sevindirilen günler çok gerilerde kalmıştı.

Bunun üzerine o da bu doÄŸum gününü Kuran’a göre nasıl kutlayabilirim diye düÅŸünmeye baÅŸladı.

Batılılar, onları sevindiren doÄŸum günleri düzenleyen anne ve babalarını ihtiyarken terk ediyordu.

Hâlbuki onlara Meryem, doÄŸum sancıları sonrasında çektiÄŸi mahcubiyet üzerinden anlatılmıştı.

Yahudilere de Musa’nın annesinin doÄŸum sonrası çektiÄŸi çileler ve sütanneliÄŸi bildirilmiÅŸti.

Ama onlar, annelerini ve babalarını kendilerinden ayıran çekirdek aileyi seçmiÅŸlerdi…

Aklına bunlarla birlikte Lokman suresinin 14. ayeti gelince hedefe doğru kitlendi.

'Biz, insana, anne babasına karşı iyi davranmasını emrettik: annesi onu nice acılara katlanarak

karnında taşıdı ve çocuÄŸun annesine bağımlılığı iki yıl sürdü; (öyleyse, ey insanoÄŸlu,)

bana ve anne babana ÅŸükret, (unutma ki) bütün yollar sonunda bana ulaşır.’ 

Zira çok yıllar önce bugün o, 9 ay taşıdığını sancılar çekerek büyük bir zahmetle doÄŸurmuÅŸtu.

Ä°lk yılar uykusuz geceler ve kendini unuturcasına büyük bir özveriyle doluydu

Sonraki ergenlik döneminde ona çektirdikleri ise uzun bir sabır dönemini kapsıyordu

Evlilik ise ondan iyice uzaklaÅŸmış olmanın yalnızlığının hüznünü belli etmeyen tebessüm dönemi.

Artık yaÅŸlanmış ve öf bile demekten sakınılmasının anlaşılması olgunluÄŸun gereÄŸi sayılıyordu.

Åžükür ki bu ayet onu kaybetmeden kapısını çalmıştı.

… Bana ve anana, babana ÅŸükret…

Bugün doÄŸum üzerinden anneye teÅŸekkür günüydü…

ÇektirdiÄŸim sancılara, yaptığım tüm eziyetlere, terk ediÅŸlerime ve görmeyiÅŸlerime,

‘Öf’ bile demeden katlandığın ve beni asla terk etmediÄŸin için sana müteÅŸekkirim.

Merak etme bundan sonra yaptıklarımla amel defterin hiç kapanmayacak…

Ben de çocuklarıma senin sabrını ve iyi niyetini sonuna kadar göstermeye devam edeceÄŸim.

Üstelik doÄŸum günlerinde onlardan bir ÅŸey beklemeyip sevindirmeye özen göstereceÄŸim.

Sözleri eÅŸliÄŸinde büyük bir minnettarlıkla ve hürmetle ellerinden öptü.

Sonra mahcubiyetini gizlercesine aldığı hediyeyi ona takdim etti.

Ä°çinden bu duyguyu kendisine yaÅŸatan Rabbine hamd ederken öÄŸretilen duayı tekrarlıyordu.

…Nihayet tam olgunluÄŸa eriÅŸip kırk yaşına vardığında o,

‘Ey Rabbim! Bana ve anne babama lütfettiÄŸin nimetler için ebediyen ÅŸükretmemi ve

Senin kabulüne mazhar olacak doÄŸru ve yararlı ÅŸeyler yapmamı nasip et;

Benim soyuma (da) iyilik bağışla.

Gerçek ÅŸu ki piÅŸmanlık içinde sana döndüm,

Elbette ben sana teslim olanlardanım!’ diye yakarır.”(Ahkâf / 15)

                                                                                                            Åževket Hüner / 8.11.2015

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.